“Cumhuriyetimiz babadan oğula geçer mi?” sorusunu artık aklımdan çıkaramıyorum. İlanının 102. yılında Cumhuriyetin maruz kaldığı gizli, açık ve daha açık saldırılar düşüncelerim arasına perçinledi bu soruyu. Cevabını araya araya geziyorum. Siz de bir şey söyleyin: Babadan oğula miras kalır mıyız sizce?

Kapı komşumuz olan Azerbaycan’da yaşayanlar miras kaldılar mesela. Haydar Aliyev 10 milyon Azerbaycan vatandaşını topluca oğlu İlham Aliyev’e miras bıraktı. Türkmenistan Cumhurbaşkanı Serdar Berdimuhammedov da babası Gurbanguli’den miras aldı 30 milyon Türkmeni. Kuzey Kore’yi hiç yazmayayım. Dededen toruna miras kalmış bir halk Kuzey Koreliler. İşte bunların adı hep Cumhuriyet. Biliyor olmalısınız. Bilmelisiniz!
Onlar babadan oğula miras kaldı. Peki biz ne olacağız? Kesin bir cevabım yok bu soruya. Ama şundan çok eminim: Eğer babadan oğula miras kalırsam, kendimi hiç iyi hissetmeyeceğim. Karşılığında ne vadederlerse etsinler, asla mutlu olmayacağım. Birinin terekesinde olup da oğlunun üzerine yazılmak, bana göre değil. Ağır gelir bana.

Ama belli ki herkese ağır gelmiyor bu ihtimal. Aksine bu insanlar arasında, “Babasını çok sevdik, bizi oğluna bıraksa ne güzel olur!” diye iç geçirenler var, bu gayet açık. Bu insanların büyük kısmı Cumhuriyet bayramlarımızı Cumhuriyet’e saldırma hevesiyle bekliyorlar bu da gayet açık.Peki kaç kişi bu adamlar? Sırtları sıvazlanıyor ve sesleri çok çıkıyor ama kaç kişiler?
Bence bu ülkede babadan oğula miras kalmaya hevesli insanların sayısı hiçbir şeye yetmez. Peki kaç kişi oldukları belli değilse nereden çıkardım hiçbir şeye yetmeyeceklerini? İki yandaş gazeteci canlı yayında birbirine girince anladım ben hiçbir şeye yetmeyeceklerini. Yandaş televizyonlara, gazete manşetlerine, tetikçi yazarlara baktığınızda siz ne görüyorsunuz? Çeyrek yüzyıldır iktidarın bayrağını beraberce sallamış bu gazeteci kılıklı adamlar niye şimdi birbiriyle kapışır oldular?
Söylentilere bakılırsa liderden sonrası için mevziler çoktan kazılmış, siperler hazırlanmış. Yandaş gazeteciler arasındaki kavgalar bundan. Birileri adına dalaşıyorlar. Oysa lider hala hayatta ve yanında aslan gibi bir de oğlu var. Peki liderin arslan gibi bir oğlu varsa… Bu tebaaya ne oluyor ki liderden sonra oğlunun arkasında saf tutmaya hazırlanmıyor? Liderden izinsiz bıyık bile bırakamayan bu insanlar, neden yek vücut halinde oğluna biat etmeye hazırlanmıyor?
Hazırlanmıyorlar çünkü Atatürk bu ülkedeki saltanat sevdalılarının kafasında bile kaldırmış saltanatı. Onlar ise bunun farkında bile değil. Sarayla yaşıyor, saltanatı gururla sırtlarında taşıyorlar. Ama babadan oğula geçiermiyorlar gönüllerindeki tahtı. Atatürk’ün onlara yaptığı bir tür sürpriz gibi düşünün bunu. Onyıllardır önünde eğildikleri liderlerinin oğlunu yabancılıyorlar; elbette bilinç altlarında. Peki sonra ne olacak? Sonrası onlarda bile yok. Şehzadenin işi Saray entrikalarına kalmış!
Demem o ki sevgili okur: Hiçbir saltanat ilelebet sürdürülemez. Saltanatçıların bilinçlerinde bile kaldırılmış bir saltanat ise asla sürdürülemez. Enseyi karartmayın. Bizi miras bırakamazlar babadan oğula. Yetmezler buna. Deneyecekler, hiç şüphe yok. Ama sonrasına yetemeyecekler. İki kukla canlı yayında birbirine girince anladım buna yetemeyeceklerini.
“Kuklaları izleyen, kuklacıyı izler!” diye bir atasözü yok. Ama olmalı bence. Yandaş gazetecileri öyle dinlemek lazım.
Uğur K. Yiğit, Dr.
30 Ekim 2025