KİME NİYET, KİME KISMET: ŞAM’DAKİ CUMA NAMAZINI ESED KILDIRACAK

Standart

İdlib’deki muhalif silahlı gruplar çoktan Türkiye aleyhine gösteri ve eylemlere başladı. Türkiye’deki Suriyeliler de tedirgin. Suriye’deki birliklerimiz ise eşyalarını toplamakla meşgul. AKP’nin “Şam’da Cuma namazı kılma” vaadi gerçeğe oldukça yaklaştı. Şu var ki bu namazı Esed kıldıracak. Kime niyet, kime kısmet!

Uğur K.Yiğit, Dr.

Okumaya devam et

Majestelerinin 711 Bürokratı

Standart

Bu gidişata son vereceğimizi iddia ediyorsak, bir kişinin ruh halini devletin yürütmesi kılan, onu mahkeme kararına dönüştüren, kanunsuz bir inşaat iznine veya şaibeli bir ihaleye çeviren imza sahiplerinin gelecekteki durumunu şimdiden düşünmeliyiz.

Uğur K.Yiğit, Dr.

Okumaya devam et

Bir Seçim Yapılacak mı?

Standart

Ülkemizi nasıl bir seçim bekliyor veya bizi gerçekten bir seçim bekliyor mu? Bu sorunun cevabını hemen vermek zor. Ama sağlıklı ve adil bir seçim yapmamızı engelleyecek pek çok etken var. Gelin bu koşulları sıralayıp yaklaşan seçim sürecinin fragmanını izleyelim.

Uğur K.Yiğit, Dr.

Okumaya devam et

Akşener’e Çağrı: Gel Tahtımı Taşıyanlar Arasına Katıl!

Standart

Uğur K.Yiğit, Dr.

Cumhurbaştanı Erdoğan İYİ Parti lideri Meral Akşener’e Altılı Masadaki konumunu yeniden değerlendirme ve milli olma çağrısı yaptı. Aslında yeni bir çağrı değil bu. Yaklaşık bir yıl önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de “evine dön” çağrısı yapmıştı Akşener için.

Okumaya devam et

MÜSLÜMANLARIN OTORİTER İSLAM’A İTİRAZI: İRAN

Standart

Uğur K.Yiğit, Dr.

Biliyorsunuz, İran huzursuz bir ülke. Toplumsal karışıklıklar yaşaması ve bunları güç kullanarak yatıştırması adeta geleneksel bir hal aldı. Uluslararası medyaya yansıyan şeyler bu ülkede olan bitenin ne kadarı, gerçek fotoğraf nedir, bilmek imkansız. Kapalı bir rejim ve kapatılmış milyonlarca kafadan oluşan bir ülke İran.

Okumaya devam et

Bu Rejim Bizi Ay’a Götüremez

Standart


Melih R. Çalıkoğlu, 2014

Uzay Programına Neden Sevinemedim?

Açık ve net konuşayım. Daha küçük bir çocukken, henüz Uzay Mekiği bile ilk uçuşunu yapmamışken, Skylab uzay istasyonu yeryüzüne düşürülürken yani 1970’lerin sonlarından beri uzay ve uzayın keşfi konusuna meraklıyım. Çok yakından takip ederim. Her ne kadar pozitif bilimlerde eğitim almamış olsam da, bir mühendis veya benzeri yetkinliğim bulunmasa da, bir sosyal bilimci olarak bu konunun politikle ve kültürle ilgisini araştırabilecek yeterlikte olduğumu düşünüyorum. Bu hafta Cumhurbaşkanı’nın büyük bir şölenle duyurduğu, altının boş olduğu bir iki gün geçmeden anlaşılan, uzay programına neden sevinemediğimi, ve neden bu ekibin Türkiye’yi yeni keşifler çağına taşıyamayacağını bu bilgi birikimime dayalı olarak açıklamam gerekiyordu.

Okumaya devam et

GERÇEKLE HER YÜZLEŞTİĞİMİZDE: KAPTAN COUSTEAU ÇELİŞKİSİ

Standart

Bu dünyadan bir Kaptan Cousteau geçti. 1980’lerde çocuk olanlar, yani benim kuşağım, iyi tanırız onu. Yüzünden gülümsemeyi hiç eksik etmeyen, dalgıç kıyafetinden başka şey giymeyen bir bilim adamıydı. Televizyon teknolojisinin evlerimize getirdiği en etkileyici isimlerden biriydi, Jacques-Yves Cousteau (1910 – 1997).

Okumaya devam et

TÜRKİYE TARİH YAZIYOR!

Standart

Türkiye bir süredir tarih yazıyor. Belki de “tarihini yazıyor” veya “tarihini yeniden yazıyor” demeliydim.

Bunu dizilerle ve bazen de filmlerle yapıyoruz. Medya ve ona bağlı finans kaynaklarının tek havuzda toplanması işimizi kolaylaştırdı. Tarihimizden bazı sayfalar dev bütçeli prodüksiyonlarla yeniden canlandırılıyor: Diriliş Ertuğrul, Payitaht:Abdülhamid, Kut’ül Amare ve benzerleri. Peki oluyor mu? Yeniden yazabiliyor muyuz tarihimizi?

Okumaya devam et

KORONADAN SONRAKİ GÜN?

Standart

Dünya küresel bir salgın yaşıyor. İlk günlere göre daha umutluyuz ama televizyonlar sayılar vermeye devam ediyor. Her biri sevgili bir anne, hep özlenecek bir baba veya görseniz kıyamayacağınız bir evlat olan rakamlar bunlar.

Korona pandemisi ülkeleri gelişmiş veya az gelişmiş diye sınıflandırmadı. Virüs karşısında zenginliğimizden ve statülerimizden sıyrıldık. Bir anlığına, daha eşit ve daha şefkatli bir dünya geçti hayalimizden. Kısa bir an, iz bırakan bir hayal.

Okumaya devam et

ÇALIŞMAK ZORUNDA OLANLAR…

Standart

Hep bizimle birlikte yaşıyorlardı. Tanış idik. Kimi zaman mahallede top oynadığımız akranlarımız, kimi zaman ellerinden öpüp aferinlerini aldığımız amcalar, kimi zaman ise sohbet ettiğimiz bir esnaf. Biz onlardan biriydik, onlar bizden biriydi. Yani öyle sanmışız. Korona pandemisi farklı olduğumuzu çok açık bir şekilde gösterdi. Hepimiz anlamış olmalıyız: Onlar “çalışmak zorunda olanlar”, biz ise “kendini karantinaya alabilen”, “kendi OHAL’ini ilan edebilen” kimseleriz.

Okumaya devam et