Cehennemi boşverin. Bugün kapıları gerçekten kapanmış olsun. Gelin cennete gidelim. Müslümanların anlattığı cennete yani. İbadet ve imanla dolu yılların ödülü olarak işte vardık müminlerin buluşma yerine.

Cennete gireceğimize sevindik ama statülere göre ayrılmış sekiz cennet ve bu cennetlerin çeşit çeşit kapısı var. Hangi cennete hangi kapıdan gireceğinize karar verilmiş durumda. Yani ebedi mutluluk coşkusuyla öyle istediğiniz kapıdan özgürce giremezsiniz cennete. Hiyerarşik bir giriş planı olacak. Sınıf ayrımından hoşlanmıyorsanız biraz huylanabilirsiniz bu durumdan. Ama cennet ucuz değil. Bu yüzden hiç ses etmeyip girdiniz, tebrikler.

Hiyerarşinin içeride de gözetildiği anlaşılıyor: Köşkünüzün büyüklüğü, elmastan mı yoksa zümrütten mi yapıldığı, Peygambere komşuluğunuz, yüzünüzdeki nur falan gibi şeyler buradaki statünüzü gösteriyor. Kılpayı cennete girebilenlerin veya cehennemden yeni gelenlerin durumları hep açık edilmiş. Aşağı tabaka cennetlikleri seçebiliyorsunuz. Siz yıldızlarda gibisiniz, onlar ise aşağıda. Belki de siz aşağıdasınız, kim bilir! Ama bunu da takmayın kafanıza. Cennet burası yahu, keyfini sürsenize…

Keyif der demez konu hemen en çok yazılan, en çok söylenen ve en çok bilinen şeye geldi değil mi: Huriler meselesi.

Müslümanların cenneti baştan sona erkek odaklı bir yer. Her gamı unutturacak hizmetler var ama sadece erkekler için. Konu bu hizmetlere gelince statü farkı neredeyse yok gibi. Her erkeğe VIP hizmet veriliyor. Örneğin Tirmizi’nin Ebû Said-i Hudri’den aktardığı bir hadiste “cennet ehli olan erkeklerden makamı en aşağı ola­nın yetmiş iki karısı bulunacağı” ifâde edilmiş. Erkekseniz tam yerine geldiniz. Peki ya kadın iseniz?

Kadınların Bir Cenneti Var mı İslam’da?

Kadınsanız cennet sizin için dünyadan bile daha kötü olabilir. Mesela artık eşiniz vaktinin büyük bir kısmını hurileriyle geçiriyor olacak. Her salavat getirmesi karşılığı bir huri verdiler ona. Sayısız hurisi var artık, sonsuza kadar. İslamcıların görür gibi tarif edişlerine bakarsanız bu hurilerin hepsi çok genç, çok güzel ve her birleşmeden sonra yeniden taze bakirelere dönüşmekteler. Kainat güzeli olsanız rekabet edemezsiniz böylesiyle! Unutun kocanızı.

En kötüsü bu değil biliyor musunuz: Eşi cennette olmayan mümin kadınların cennetteki mümin erkeklere dağıtılacağı söyleniyor kaynaklarda (Sünen-i İbni Mace, Zühd, hadis no. 4337). Pırıl pırıl imanınızın mükafatı olarak girdiğiniz cennette tanımadığınız bir erkeğin bilmem kaçıncı karısı olabilirmişsiniz. Sonsuza kadar. Keşke erkek olsaydınız. Ama olmadınız işte. Sahi kadınların bir cenneti var mı İslam’da?

Utanmaca yok sevgili okur: Müslümanların anlattığı cennetin en büyük ödülü erkeklere ve seks. “Burada iman çağrısına kulak vermiş olan erkekler orada sevişip duracak!” diye özetliyor bütün kitaplar. Ezeli ve ebedi bir hakikat için sizce de biraz garip bir ödül değil mi? İnsanları dinine, “Gelirseniz size kadın vereceğim” diye çağıran bir Allah’ı nasıl yakıştırıyorsunuz Allah’a?

“Erkekler 100 erkek gücünde olacak, erkekler genç olacak, erkekler dinç olacak,erkeklerin cinsel organları her daim cinsel birleşmeye hazır olacak” falan diye akıp gidiyor fanteziler. Dini bir ödülden çok erkek cinsel açlığının manifestosuna benziyor cennet. Ahlak olarak anlatılan her şeyin antitezi adeta.

Sofralar kurulacak cennette. Uçsuz bucaksız. Bakmayın müslümanların içkili dizi sahnelerini sansürleyip az yemeyi, zahidliği falan tavsiye ettiklerine. Hayalini kurdukları cenneti kurcalarsanız zühde değil de aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yemeye ve çeşit çeşit şeyler içmeye ne kadar hevesli olduklarını daha iyi görürsünüz. Cenneti anlatırken zevklenen hocalara bakılırsa “şerefe” deyip kadeh tokuşturma hayali ile namaz kılıyorlar.

ŞOL CENNETİN IRMAKLARI VAR, KÜTÜPHANELERİ YOK

Müslümanların özlediği cennetteki en belirgin öge kültürsüzlük. Kitap diye bir vaat yok, kütüphane de. Sanatsız da aynı zamanda. Yazar, kitapsever, şair, sanatçı veya sanatsever falan iseniz müslümanların cennetinde yapabileceğiniz şeyler sınırlı. Mücevherden yapılmış bi köşke yerleşip yumuşak döşeklerde yatıp tıka basa yiyip içebilirsiniz. Ama sergi gezemezsiniz. Resim veya heykel yapamazsınız. Sinemaya gidemez konferanslara falan katılamazsınız.

Yine de bütün bunlar “cennette yok” diye kestirip atmayalım. Yobazlar kendi arasında örgütlenip orada da yasaklatmaya çalışmazsa, kültürel faaliyetler için önünüze engel çıkaran biri olmayacaktır cennette. Ama bunları organize etmek size düşecek gibi görünüyor. Hurilerle ilgili fantazilerini rivayetlerde ince ince işleyenlerin hiçbirinin aklına gelmemiş cennete azıcık kültür eklemek. Her neyse!

Mevcut haliyle müslümanların cenneti Binbir Gece Masallarını çağrıştıran bir Ortadoğu masalı gibi. “Ne anlatsam en çok dinlenir” çabalarının ürünü olduğu belli! Deve yollarının izinde aç ve susuz kalma tehlikesi altında dolanıp dururken kadınlar hayal eden, kitapla veya sanatla ilişkisiz çöl erkeğinin kulak kesileceği bir hikaye bu. Bu adam neye aç ise vaatler de hep oradan.

Ey müslüman kişi!

Sofralar dolusu yiyip içtiğin, yumuşak döşeklerde yan yatıp gölgelerde hurilerle seviştiğin şu masalsı cennet dinin için tehlikeli. Çünkü cennetinin “insanlar dinlesin” diye üretilmiş bir masal olma ihtimali ne kadar güçlüyse dininin böyle bir masal olma ihtimali de o kadar güçlüdür. İnsanları dinine, “Gelirseniz size kadın vereceğim” diye çağıran bir Allah ancak bu tıynetteki biri tarafından yaratılmış bir Allah olabilir. Peki bu şekil bi cennet gerçekten müslümanların son kararı mı? Bu cennete itiraz eden bi müslüman göreniniz var mı?

Bu dünyada ahlak dışı ilan edip uğruna insan taşladığı şeyleri öte dünya için vaat diye satan dinler ancak kendi antitezini güçlendirir. Tabii bu akıl sahipleri için böyle. Kör inançlılar için çok da fark etmez zaten hiçbir şey.

Uğur K.Yiğit, Dr. (27 Eylül 2023)