TEYZEM

Standart

Benim okuduğum ilk kitap “Peygamberler Tarihi” idi. Okuma yazmayı söktüğüm ilk günlerde teyzem tutuşturmuştu elime. Hemen de bitirdim elbette. Nasıl canlanmıştı bütün o hikayeler çocuk hayalimde: Salih’in devesi, Yusuf’un kuyuya atılışı, Adem, Havva, Kabil’in Habil’i öldürmesi falan… Sayfalar arasında kaybolduğum o ilk kitap ve hayal dünyama açtığın bu ilk pencere için teşekkürler teyzeciğim!

Teyzem benden 15 yaş kadar büyük. O kitabı bana verdiği günlerde gencecik bir kızdı. 12 Eylül darbesinin hemen ertesinde, çocukluktan kurtulmamış haline bakmayıp siyah çarşaf giyer, ailede hiç olmayan bu kıyafetle gider gelirdi her yere. Kardeşlerin en küçüğü, en dindarı ve dinde en tavizsiz olanıydı. Herkesin yere diz çöktüğü toplantılarda sandalyeye oturturlardı onu; Kuran okuyup ilahiler söylesin diye.

Hayat tercihine çok uygun bir de evlilik yaptı teyzem. Dindar ve tavizsiz bir marangozla evlendi. Marangozluk aletlerini koyduğu sandığını eline alıp motorsikletiyle çalışmaya giden; evi, dükkanı olmayan genç bir adam eniştem olmuştu.

Teyzem yaş aldıkça ilahileri yetmez oldu ve sohbet etmesi beklendi sanırım. Peygamber kıssalarını, İslamiyetin ne yüce bir din olduğunu anlatmaya başladı mahalleli kadınlara. Dinin sonsuz hikmetlerini ve insan hayatını nasıl da aydınlattığını anlattı durdu yıllarca. Mahalle mahalle, ev ev ilahi okuyup din büyüklerinin yaşadıkları zorluklar için hep beraber gözyaşı döktüler.

Onyıllar geçip de bir parti devletin bütün ihalelerine, hukuka ve yaşam tercihlerine karabasan gibi çökmeye başladığında, “Ne olursa olsun Uğur, bu dönem biz müslümanların en rahat ettiği dönem” demişti teyzem bana. Ne olursa olsundu; müslümanlar rahattı işte…

Geçtiğimiz günlerde annemle konuşurken teyzemin çok mutsuz olduğunu öğrendim. Sebebi eniştem imiş. Teyzemin elli yıl önce evlendiği o fakir ve dindar marangoz, şimdilerde yeniden evlenmek istemekteymiş. Doğrusu annem pek konuşmak istemedi. Ama eniştemin teyzeme, “Allah’ın uygun bulduğu bir izdivaca sen nasıl itiraz edersin!” dediğini duyar gibiyim. Yıllardır insanları dine ve Allah’a çağıran Teyzem üzerine kuma getirilmesine nasıl itiraz etsin? İslam’ın “fıtrata nasıl da uygun” olduğunu anlatmadığı hiç bir ev kalmadı ki!

Dantel gibi süsleye süsleye, özene bezene anlattığın din, elli yıldır kuma getirmesi için kocanın sırtını sıvazlamaktaydı sessiz sessiz; Teyzeciğim sen bunu yeni mi bildin? Bundan mı üzüntün?

Altmış yaşındasın ama şimdi mi fark ettin kocanın -vatandaşlık vaat ederek evleneceği- bir kadınla yan odada  yatacağını… Ve senin itirazlarını, yine senin ders verdiğin din hikmetlerini öne sürerek geçiştireceğini… Allah’ın onun yanında olduğunu bilmenin huzuru içinde seni hiç umursamayacağını şimdi mi fark ettin!…

Vah teyzeciğim, ah teyzeciğim!.. Sen şimdi 60 yaşında uğradığın hakaret ile başbaşasın. Zira bütün bu işler hep “Allah’ın izniyle, paygamberin kavliyle” oluyor ve başkaca bir şikayet mercii yok, biliyorsun.

Bundan böyle gece namazlarını yan odayı dinleyerek kılacak ve her tıkırtıda daha çok gözyaşı dökeceksin. Bu kez ağlaman din büyüklerinin çektiği sıkıntılar için olmayacak. “Siz müslümanların” en rahat ettiği “ne olursa olsun dönemi” sana kapkaranlık zindan oldu şimdi. Çok üzülüyorum Teyzeciğim ama bu hiçbir şey değiştirmiyor. Eminim yine soramayacaksın kendine: “Bütün bunlar nasıl olabildi?” diye. Çünkü başbaşa bıraktı seni kocan, herkese anlattığın dinin ile.

Uğur K.Yiğit, Dr. (23 Haziran 2023)

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.