Devlet, Tanrılar ve Çocuklarımız

Standart

Kendimizi atalarımıza kıyasla medeni, gelişmiş ve ilerici görürüz. Gerçekten de, çoğu kez onları geri kalmış, hatta sıklıkla barbar olarak görme eğilimindeyiz. Bunda da haksız sayılmayız. Bir düşünsenize ne kadar korkunç adetleri vardı. Çocukları tanrılara ve hükümdarlara kurban etmeleri gibi. Oysa biz medeni dünyamızda insan canına çok daha fazla değer veriyor, çocuklarımıza neredeyse tapıyoruz.

Sonuçta artık tanrılara değil, tek bir Tanrı’ya inanıyoruz. Hak ve hukuk var. İnsanların canı, malı ve ruhunu koruyoruz.
Artık çok değiştik diyebiliyoruz. Peki ama gerçekten değiştik mi? Doğamızı yeniden şekillendirmeyi başarabildik mi? Yoksa özümüz hala aynı mı?

Atalarımız çocuklarını yücelerine kurban ederdi. Devletin, toplumun selameti için, bazen bolluk için bazen kıtlıktan kurtulmak için.

Artık çocuk kurban etmiyoruz diyebilir miyiz? Açık olan şu ki atalarımızın çok tanrılı panteonu ortadan kalksa bile, bizim de kendi yüceliklerimiz var. Tek tanrımız başta olmak üzere, vatan, millet, din ve devlet gibi kendimizden üstün tuttuğumuz şeyler. Kendimizi ve en değerli şeylerimizi uğruna feda edebileceğimiz şeyler.

Artık çocuğumuz öldürsün diye bir rahibe teslim etmiyoruz ama terörist sayıp hakimlerin eline teslim edebiliyoruz. Ölmüş imparatorluklarımızı canlandırsın diye uzak diyarlardaki savaşlarda ölsünler diye komutanlara teslim edebiliyoruz.

Çok mu değiştik sizce? Karar sizin.

Gelin İnka Devle’nin çocuk kurban geleneği olan Capacocha’yı hatırlayalım. Bir zamanlar, Inka İmparatorluğu’nun altın çağında, genç çocuklar, tanrılara ve hükümdarlara kurban olarak sunulurdu. Bu gelenek, Capacocha olarak bilinir ve İnka İmparatoru’nun tahta çıkışı, hastalığı, ölümü veya bir oğlunun doğuşu gibi olayları yüceltmek için yapılırdı. Bunun için insanlığın en iyileri olan çocuklardan daha iyi kurbanlar seçilebilir miydi?

Capacocha töreninde kurban olarak seçilen çocuklara genellikle alkol ve koka yaprakları verilir ve törenin gerçekleşeceği yere bırakılırdı. Kurban, genellikle dört yöntemle gerçekleştirilirdi: boğulma, kafaya darbe, boğma veya bilinçsizken canlı canlı gömülme. Eğer tören özellikle soğuk bir yerde gerçekleştirilirse, çocuklar soğuktan donarak ölmeye terk edilirdi.

Peki bu dehşet verici pratiği kınarken, doğamızın değişip değişmediğini sorgulamalı mıyız? İnka toplumunu ve atalarımızı kınarken, kendi kurban verme eylemlerimizi gözden geçirmeli değil miyiz?

Peki ya, bizim gibi birer hisseden, üzülen, özleyen, korkan varlıklar olan bu küçük çocukların ve onları kurban edilmeye gönderen annelerinin hissettikleri.

Yapay Zeka ile birlikte kurban edilmek için seçilen küçük bir kız çocuğu ve annesinin yaşadıklarını bir ağıt olarak yazdık. Sayılardan ve soğuk tarihsel ve felsefi lakırdıların ardından yaşananların zihninize kazınmasını sağlaması ümidiyle kaleme aldık. Ağıtta kullanılan bazı tanımları açıklamak gerekiyor tabi. Pachamama Toprak Ana Tanrıçası’nı ifade ediyor. İnti ise güneş Tanrısını ve İnka Devleti’nin sahibini. Capacocha ise çocuk kurban etme ritüelini.

Capacocha ritüeli için yazdığımız bu ağıtı, çocuğunu tanrılara, imparatorlara, devletlere, aşiretlerine kurban vermek zorunda kalmış tüm annelere ithaf ediyorum:

Annem benim,
Sarıl bana, And göğü altında,
Dağ pınarında doğurdun, elimden tuttun sen,
Bir çocuğum ben, küçük ve değerli,
Yüce Inti’nin seçilmişi.

Pachamama'm,
Duy beni, küçüğümü kutsa, yakarışımdır bu,
Capacocha'ya, hükmün seçti onu,
Kalbimle, ruhumla, nefesimle teslimim sana,
Ölümle yüzleşen gözyaşlarım altına dönsün.

Annem benim,
Inti’nin ısıtan bakışları, günlerimin başlangıcı,
Işığı altında doğdum, ışınlarıyla büyütüldüm ben,
Bilgeliğindir kulaklarımda, Annem,
Kalbimi yumuşatan, göz yaşlarımı kurutan.

Pachamama'm,
Duy beni, benim küçüğüm, saf ve sevgilidir,
Capacocha’nın yoluna vardığında ürkek bir kalple,
Yere ve göğe armağan olsun, güneşin bakışı altında,
Dağların zirvesinde, yolculuğunu kutsa.

Annem benim,
Mısır koçanı elimde, tepeye tırmanırken,
Korkuyla titrer kalbim, ama yiğitçe atar yüreğim,
Rahatla annem, çaresizliğin bu saatinde,
Çocuğun olarak gittim, rüzgar olup dönerim koynuna.

Pachamama'm,

Duy beni, küçüğümü kutsa, yüceliğin için seçildi o,
Capacocha’yla yüzleştiğinde, kuşat onu şefkatinle,
Yeryüzü hayatından ilahi olana uçarken,
Nazik eyle yolculuğunu, yolunu düzgün tut.

Annem benim,
And gecesinin altında, son anlarımda,
Yıldızlarda gezindi gözlerim, evimin kandilleri gibi,
Hoşça kal, Annem, Inka Devletinin kollarına bıraktın beni,
Ruhum yükselsin artık, tamamlansın kaderim.

Pachamama'm,
Duy beni, göz yaşlarımı kabul et, armağanım olsun sana,
Capacocha’nın zirvesinde, şimdi özgürdür yavrumun ruhu,
Küçük bir çocuktu o, narin ve uysal,
Sana emanet ettim yavrumu, sana verdim onu.

YAPAY ZEKA KULLANIM AÇIKLAMASI:


Yazı ve ağıtın yazımı ChatGPT aracıyla orta düzeyde yapay zeka kullanılarak gerçekleştirilmiştir.

Yazı görseli Leonardo.ai aracı kullanarak tamamen yapay zeka yardımıyla gerçekleştirilmiştir.

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.