Müslüman olmak sadece tek bir Tanrı’ya inanmak değil, aynı zamanda sahte tanrılardan da kendini korumaktır. Genellikle bu tanrıları, taştan oyma eski pagan tanrılarıyla karıştırırız. Ancak işler bundan çok daha karmaşıktır. Bunlar, çoğumuzun (Müslüman olsun olmasın) zaten düştüğü ve hatta düştüğümüzün farkında bile olmadığımız sahte tanrılardır.

Müslüman olmak sadece tek bir Tanrı’ya inanmak değil, aynı zamanda sahte tanrılardan da kendini korumaktır. Genellikle bu tanrıları, taştan oyma eski pagan tanrılarıyla karıştırırız. Binlerce yıl önce yaşamış paganları, çok tanrılı dinlere inananları küçük görür, bu tür yanlışları aşmış, Allah’ın “seçtiği” kullar olarak böyle kusurları üstümüze kondurmayız.
Ancak işler bundan çok daha karmaşıktır. Bunlar, çoğumuzun (Müslüman olsun olmasın) zaten düştüğü ve hatta düştüğümüzün farkında bile olmadığımız sahte tanrılardır. Örneğin,
- devlet,
- millet,
- atalar (şanlı tarih),
- lider (dini veya siyasi),
- toplumsal veya grupsal aidiyeti (kimlik) bu sahte Tanrılar arasında sayabiliriz. Şüphesiz ki biraz daha dikkatli baksak başka sahte tanrılarımızı da ayırt edebiliriz.
Genellikle Müslümanlar olarak bu sahte tanrılara olan inancımızı Müslüman devlet, Müslüman millet, Müslüman atalar, her şeyi bilen lider ve hiç günah işlememiş Müslüman aidiyetler olarak kamufle edip, kendimize onlara biçtiğimiz değerin Tanrı ile eş hale getirdiğimiz gerçeğini unuttururuz . Bunlar herkesin bildiği para ve güç isimli sahte tanrılardan daha tehlikelidir. Zira bunlar varlığımıza öyle bir işlemişlerdir ki, onlara taptığımızı ayırt bile edemeyiz.
İşte bu yüzden, sonradan Müslüman olmuş kişiler, Müslüman toplumlarda doğmuş insanlardan daha saf ve temiz olurlar. Zira din değiştirerek bir Müslüman olmak için, bu sahte modern tanrıları zaten sorgulamış ve büyük olasılıkla çoğundan kendilerini soyutlamışlardır.
Ve yaratan, bizim (Müslüman olsun olmasın) gerçek doğamızı Kuran’da şu ayetle açığa çıkarıyor:
” Andolsun biz, cinlerden ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Bunların kalpleri vardır ama onlarla kavrayamazlar; gözleri vardır ama onlarla göremezler; kulakları vardır ama onlarla işitemezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta daha da şaşkındırlar. İşte asıl gafiller onlardır” (Kur’an, Araf Suresi, 179).