Bir canlı olarak var olmamızın temelinde, dış dünyayla kurduğumuz etkileşimler yatıyor. Beynimiz, beş duyumuz (dokunma, duyma, görme, tatma, koklama) aracılığıyla dışarıdan aldığı bilgilerle zihninde bir imaj oluşturuyor. Tüm anlamlar, tüm kavramlar bu süreçle şekilleniyor.
Okumaya devam etSiyaset Psikolojisi
Eksiklik, Önyargılar, Kimlikler ve Kültür!
Standart- Yazan: Ahmad Hijazi
- Kaynak: Ahijazi
- Orijinal Yayın Tarihi: 24 Temmuz 2024
- Tercüme : ChatGPT
Yaklaşık Düşünme ve Ulusal Kimlikler : Ben Harika’yım!
Kültür nasıl anlamayı ve yaratıcılığı destekleyen bir güçten, tembelliği teşvik eden ve yansıyan zaferle gururlananları (BIRGERS) cesaretlendiren sınırlayıcı bir güce dönüşür? Yaklaşık Düşünme ve Kimlikler arasında ilginç bir ilişki vardır. Aşağıdaki tartışma, “Fuzzy on the Dark Side” adlı eserden bölümler temel alınarak yapılmıştır.
Okumaya devam etİnsan mücadeleden neden kaçmaz?
Görsel
Doğa insanın özüne, erdemi ve ortak iyi için mücadeleyi öyle sağlam bir şekilde yerleştirmiştir ki, bu prensip insanın içindeki tüm çekici arzuları ve rahatlık beklentisini alt eder.
– Marcus Tullius Cicero, Roma Cumhuriyeti, M.Ö 106 – 43
Cehalet Mutluluk mudur?
StandartEflatun’un (Plato) M.Ö. 380 yılında (2.400 yıl önce) yazdığı “Devlet” isimli eserinden kısa bir alıntı. Okuyunca ilk akla gelen teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin insan denen varlığın, arzularının, güdülerinin, beklentilerinin ve çaresizliklerinin aynı kaldığı oluyor. Aynı sebeple ve aynı duygularla 24. yüzyıllık mesajların bugün aynen de geçerli olduğunu düşünebilirseniz. Ve böyle düşünmekle de yanılmazsınız. Düşünmek ise içinden kaçamayacağımız kendi hücremize dönüşüverir. Belki gerçekten de cehalet mutluluktur.
Okumaya devam etGERÇEKLE HER YÜZLEŞTİĞİMİZDE: KAPTAN COUSTEAU ÇELİŞKİSİ
StandartBu dünyadan bir Kaptan Cousteau geçti. 1980’lerde çocuk olanlar, yani benim kuşağım, iyi tanırız onu. Yüzünden gülümsemeyi hiç eksik etmeyen, dalgıç kıyafetinden başka şey giymeyen bir bilim adamıydı. Televizyon teknolojisinin evlerimize getirdiği en etkileyici isimlerden biriydi, Jacques-Yves Cousteau (1910 – 1997).
Okumaya devam et“GÜÇ” EN ÇOK KİMİ SARHOŞ EDER? KADINLARI MI, ERKEKLERİ Mİ?
StandartAshley Cowie
“Güç” insanı kontrolden çıkarır derler. Şiddet ise genellikle erkek güç sahipleri ile özdeşleştirilir. Ancak araştırmacılar, genellikle barışçı ve iyiliksever olarak bildiğimiz kadın yöneticiler olan Kraliçelerin, savaş merakının Krallara göre % 38,8 daha fazla olduğunu ispatladı. #güç #cinsiyet #doğa

Biz Doğulularda yalancılık ve şizofreniyi üreten nedir?
Görsel
Düşünce ustalarım öteki dünyada daha çok mevcut olabilmek için bu dünyadan çekilmemi, Modern ustalarım ise aksine, deneyle doğrulanmayan hiçbir şeyi kabul etmememi, dogmacı apriori’lerden ve arzularını gerçeklik zanneden düşlerden sakınmamı öğütlerler.
– Daryush Shayegan, İran, 1935 – 2018
“Büyük Düşünürlerin” ve bizim sorunumuz nedir?
StandartSİYASETİ ÇATIŞMA ÜZERİNDEN OKUMAK KADERİMİZ Mİ?

Not: Makalenin ilk yazım dili olan İngilizce sürümüne BURADAN erişebilirsiniz.
Şu bizim eski uğraşımız, insanın toplumsallığını açıklama için sergilediğimiz gayretkeş ve hiç bitmeyen çaba, en derindeki anlamları arayışımızın insan toplumunun en derinlerde nasıl çalıştığını ortaya çıkarışımız insan oğlunun en büyük zihinlerinin, büyük düşünürlerin ve filozofların da var olmasını haklı kılan gerekçelerdir.
Okumaya devam etWhat is wrong with the “greatest minds” and “us”?
Standart
Is there anything beyond Politics of Conflict?
That old endeavor, the diligent and never ending effort to explain man’s sociality, the search for the deepest meaning leading us to the inner working of human society is the reason that worths the existence of all the great philosophers that man kind ever generated.
The undeniable and the unimaginable discrepancies of man’s action as a social agent, his contradictions dashing between concepts of good and evil, just and unjust and the ramifications of his acts that redesign and reproduce the society he is within might be some of the concerns and reasons that caused so many intelligent people to devote their lifetime to the holy grail of explaining the “major” trends what defines a society, Could it be the inconclusiveness and unattainability of such a task that made this endeavor such enticing to those big minds?
Okumaya devam etBir diktatörün peşinden gittiğinizi nasıl anlarsınız?
Görsel
Totaliter rejim için ideal kişi, kendisini davaya kalpten adamış bir kişi değildir. Gerçekle hayal ürünü, doğruyla yanlış arasındaki farkı artık önemsemeyen kişidir.
– Hannah Arendt, Almanya, 1906 – 1975